-
1 çok kızmak
tengijîn -
2 kızmak
1. سخط [سَخِطَ]Anlamı: öfkelenmek, sinirlenmek2. سخن [سَخُنَ]3. سخن [سَخِنَ]4. غضب [غَضِبَ]Anlamı: öfkelenmek, sinirlenmek -
3 غضب
Iغَضَب1. kızgınlıkAnlamı: öfkeli olma durumu2. celâllenmekAnlamı: kızmak, öfkelenmek3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. kızgınlaşmakAnlamı: kızgın duruma gelmek5. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu6. feveranAnlamı: birdenbire öfkelenme7. gazapAnlamı: öfke, kızgınlık, hiddet8. hışımAnlamı: kızgınlık, öfke9. hiddetAnlamı: öfke, kızgınlık10. küskünlükAnlamı: küskün olma durumu11. babalanmakAnlamı: babaları tutmak, öfkelenmek12. infialAnlamı: birine kızma, öfkelenme13. öfkeAnlamı: kızgınlık, hiddet14. hırsAnlamı: öfke, kızgınlık15. dargınlıkAnlamı: dargın olma durumuIIغَضِب1. küsAnlamı: küsmüş, dargın2. öfkeliAnlamı: kızgınغَضِبَ1. hırçınlaşmakAnlamı: hırçınlık etmek, hırçın davranmak2. kızgınlaşmakAnlamı: kızgın duruma gelmek3. gazaplanmakAnlamı: öfkelenmek, kızmak4. hırslanmakAnlamı: çok kızmak, öfkelenmek5. hiddetlenmekAnlamı: öfkelenmek, kızmak6. sinirlenmekAnlamı: öfkelenmek7. öfkelenmekAnlamı: kızmak8. kızmakAnlamı: öfkelenmek, sinirlenmek -
4 سخط
Iسَخَط1. kızgınlıkAnlamı: öfkeli olma durumu2. hiddetAnlamı: öfke, kızgınlık3. gazapAnlamı: öfke, kızgınlık, hiddet4. dargınlıkAnlamı: dargın olma durumuIIسَخِطَ1. kızgınlaşmakAnlamı: kızgın duruma gelmek2. hiddetlenmekAnlamı: öfkelenmek, kızmak3. hırslanmakAnlamı: çok kızmak, öfkelenmek4. gazaplanmakAnlamı: öfkelenmek, kızmak5. sinirlenmekAnlamı: öfkelenmek6. kızmakAnlamı: öfkelenmek, sinirlenmekسُخْط1. kızgınlıkAnlamı: öfkeli olma durumu2. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme3. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu4. gazapAnlamı: öfke, kızgınlık, hiddet5. hışımAnlamı: kızgınlık, öfke6. hiddetAnlamı: öfke, kızgınlık7. küskünlükAnlamı: küskün olma durumu8. infialAnlamı: birine kızma, öfkelenme9. hırsAnlamı: öfke, kızgınlık10. dargınlıkAnlamı: dargın olma durumu -
5 hırslanmak
1. سخط [سَخِطَ]Anlamı: çok kızmak, öfkelenmek2. غضب [غَضِبَ]Anlamı: çok kızmak, öfkelenmek -
6 schwarz
1. adj siyah; fig kara;schwarz auf weiß yazılı olarak;schwarz sehen -i kötü görmek, -de kötümser olmak;mir wurde schwarz vor (den) Augen bana fenalık geldi;fam sich schwarz ärgern çok kızmak;da kann er warten, bis er schwarz wird beklesin, ağaç olsun;der schwarze Markt kara piyasa;schwarze Zahlen schreiben ÖKON pozitif bilançoyla çalışmak;schwarzer Humor kara mizah;schwarzes Brett ilan tahtası2. adv yasal olmayan, kanunsuz, yasak; (auf dem Schwarzmarkt) karaborsada(n) -
7 alevlenmek
1. машIор зэхэнэн, къызэкIэблэн
2. (çok kızmak) зэхэгубжыхьэн -
8 esirmek
vi ( reg)1) ( sarhoş olmak) betrunken werden2) ( delirmek) verrückt werden3) ( çok kızmak) hysterisch werden -
9 kudurmak
vi1) tollwütig werdenhiddetten \kudurmak schäumen vor Wutçocuklar yine kudurdu die Kinder sind wieder außer Rand und Band geraten -
10 totärgern
-
11 سخن
Iسَخَّنَ1. kızdırmakAnlamı: ısıtmak2. kızıştırmakAnlamı: kızışmasını sağlamak3. ısıtmakAnlamı: sıcak duruma getirmekIIسَخُنَ1. kızmak2. kızışmakAnlamı: yüksek bir dereceyi bulmak, çok ısınmakسَخِنَ1. ısınmaAnlamı: ısınmak işi2. kızmak3. ısınmakAnlamı: sıcak duruma gelmekIVسُخْن1. kızgınAnlamı: çok ısınmış2. sıcacıkAnlamı: yeter derecede sıcaklığı olan -
12 ضجر
Iضَجَر1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. pofurdamak3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu5. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu6. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak7. cırlamakAnlamı: ince ve usandırıcı ses çıkarmak8. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk9. usançAnlamı: usanma duygusu10. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak11. bezmekAnlamı: bıkıp usanmakIIضَجِر1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. sıkkınAnlamı: çok sıkılmış3. bîzarAnlamı: bezmiş, usanmış4. sıkıntılıAnlamı: sıkıntısı olan5. asabîleşmekAnlamı: kızmak, öfkelenmek, sinirlemek6. mızmızAnlamı: her şeyde kusur bulan, hiç bir şeyden memnun olmayan7. usanmakAnlamı: sıkılmak, bıkmak, bezmek8. yılmakAnlamı: bıkmak, usanmak9. bezgin10. bıkkınAnlamı: çok bıkmış, usanmış11. bıkmakAnlamı: usanmak -
13 برم
Iبَرَم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. pofurdamak3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu5. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu6. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak7. cırlamakAnlamı: ince ve usandırıcı ses çıkarmak8. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk9. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak10. usançAnlamı: usanma duygusu11. bezmekAnlamı: bıkıp usanmakIIبَرَمَ1. kıvırmakAnlamı: bükmek2. burmakبَرِم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. sıkıntılıAnlamı: sıkıntısı olan3. asabîleşmekAnlamı: kızmak, öfkelenmek, sinirlemek4. usanmakAnlamı: sıkılmak, bıkmak, bezmek5. yılmakAnlamı: bıkmak, usanmak6. bezgin7. bıkmakAnlamı: usanmakIVبَرْمburkmakAnlamı: burarak çevirmek -
14 ärgern
ärgern ['ɛrgɐn]II vrsich \ärgern ( böse werden) kızmak ( über -e);ich habe mich sehr über dich geärgert ben sana çok kızdım -
15 empören
empören* [ɛm'pø:rən]I vt sinirlendirmek, kızdırmak;ich bin empört çok kızdımII vrsich \empören1) ( sich aufregen) sinirlenmek ( über -e); ( wütend werden) kızmak ( über -e), öfkelenmek ( über -e) -
16 fuchsen
-
17 تبرم
Iتَبَرَّمَ1. dırdırlanmakAnlamı: dırdır etmek2. dırlanmakAnlamı: herkesei tedirgin edecek, bezdirecek biçimde söylemek3. sızıldanmakAnlamı: sızlanmak, yakınmak4. mızmızlanmakAnlamı: mızmızlık etmekIIتَبَرُّم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. pofurdamak3. kızgınlıkAnlamı: öfkeli olma durumu4. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme5. sızıltıAnlamı: sızlanma, yakınma, şikayet6. yakınmaAnlamı: şikâyet7. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu8. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu9. gazapAnlamı: öfke, kızgınlık, hiddet10. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak11. hiddetAnlamı: öfke, kızgınlık12. hışımAnlamı: kızgınlık, öfke13. dırıltıAnlamı: bezdirici bir biçimde söylenme14. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk15. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak16. usançAnlamı: usanma duygusu17. hırsAnlamı: öfke, kızgınlık18. dargınlıkAnlamı: dargın olma durumu -
18 سآمة
سَآمَة1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. pofurdamak3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu5. sızıltıAnlamı: sızlanma, yakınma, şikayet6. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu7. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak8. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk9. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak10. usançAnlamı: usanma duygusu -
19 سأم
سَأَم1. pofurdamak2. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu5. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu6. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak7. cırlamakAnlamı: ince ve usandırıcı ses çıkarmak8. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk9. usançAnlamı: usanma duygusu10. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak -
20 سئوم
سَئُوم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. sabırsızAnlamı: sabrı olmayan3. bîzarAnlamı: bezmiş, usanmış4. sıkıntılıAnlamı: sıkıntısı olan5. asabîleşmekAnlamı: kızmak, öfkelenmek, sinirlemek6. usanmakAnlamı: sıkılmak, bıkmak, bezmek7. yılmakAnlamı: bıkmak, usanmak8. bıkkınAnlamı: çok bıkmış, usanmış9. bıkmakAnlamı: usanmak10. bezgin
См. также в других словарях:
kızmak — nsz, ar 1) Isıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığı çok artmak Taşlar güneşten kızmıştı. 2) At, eşek vb. hayvanlar çiftleşmek istemek, kösnümek 3) Dişi kuşlar zamanı gelip kuluçkaya yatma isteği göstermek 4) mec. Öfkelenmek, sinirlenmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ifrit kesilmek (veya olmak) — çok öfkelenmek, çok kızmak Arzuma karşı konulunca ifrit kesildiğimi pek iyi bildiğinden ses çıkarmadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
illet olmak — çok sinirlenmek, çok kızmak Batı taklitçiliği de illet olduğu sorunlardan biri idi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş saçmak — çok kızmak, çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehevvür etmek — çok kızmak, öfkelenmek, köpürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfkesi kabarmak — çok kızmak, sakinleşmişken yeniden öfkelenmek, tekrar sinirlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cinleri tepesine çıkmak — çok kızmak Gidip oyunu seyretmiş. Seyretmiş ama, bütün cinleri de tepesine çıkmış, ağızlarının payını vermiş. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
deliye dönmek — 1) çok sevinmek Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş. H. F. Ozansoy 2) çok üzülmek En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner. H. Taner 3) çok kızmak Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak — 1) sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak 2) çok sevindiğini belli etmek Zehra yı Haşim e almayı düşünürken, oğlanın gözlerinde nasıl şimşek çakmıştı. H. E. Adıvar 3) çok kızmak, öfkelenmek Eski oyuncunun gözlerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kudurmak — nsz 1) Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak 2) mec. Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek Kudurmuş bir heyecanla döndü. Ö. Seyfettin 3) mec. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kaşık suda boğmak — (elinden gelse veya bıraksalar) bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek Muhalifler bizi bir kaşık suda boğmak istidadını gösteriyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük